Nur Dağları – Tanıtımı – Hakkında Bilgi

Nur Dağları – Tanıtımı – Hakkında Bilgi

Nur Dağları, Toros Dağları sisteminin en güneyindeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezi’nin doğusunda dik bir duvar gibi yükselir.

Ancak, Nur Dağları Alp Dağlarının uzantısı olan ve doğu-batı doğrultusunda denize yükselen Toros Dağları’nın çizgisinde değil, onlara dik bir konumda, kuzey-güney yönünde uzun bir kıyı şeridinde, İskenderun Körfezi’ne (Doğu Akdeniz) paralel uzanır. Hatay vilayetinde, Osmaniye ve Dörtyol arasında Daz Dağları üzerinde 2208 metrede Harmankaya Tepesi’ne kadar yükselir. Nur Dağları’ın diğer bir adı Amanos Dağları’dır. Nur Dağları’nın iklim özelliği bu dağların özel jeolojik yapısından kaynaklanır. Ege kıyılarından iyi tanıdığımız meltem rüzgarlarının İç Anadolu’ya, Ege kıyılarına dik sıradağlar arasından sıyrılıp girmesi gibi, Akdeniz kıyılarında da Toros Dağları’na yaslanarak esen bir hava akımı oluşmaktadır. Ege’nin kuru rüzgarı ,meltem, Toros Dağları’nın eteklerinden nem topayarak ve neredeyse muson rüzgarlarına dönüserek nemli kütleyi yağmur bulutları halinde doğuya doğru sürükler. Nur Dağları Akdeniz’in doğu sahiline paralel olduğu için meltem rüzgarının önü burada kesilir ve yağmur bulutları bütün yüklerini 2150 metre yükseklikte Nur’un eteklerine boşaltır. Sonuçta yaz mevsiminde Akdeniz kıyılarında Toros Dağları’nın eteklerindeki kuru iklimin tersi bir nemli iklim Nur Dağları’nı tüm Akdeniz bölgesinden ayrı bir özelliğe kavuşturur. Akdeniz bölgesi kurak bir yaz geçirirken, bu bölge bol yağışlı ve rutubetlidir. Yaz mevsiminde batı ve güney-batıdan denizden karaya doğru esen serin meltemin etkisi bitki örtüsünün olağanüstü bir özellik göstermesine yol açar.

Nur eteklerine düsen yağmur miktarı neredeyse Doğu Karadeniz bölgesinin yağış miktarına ulaşmaktadır. Kışın metre kare başına 150 gram, bahar aylarında 130 ve yazın bile hatırı sayılır bir miktar olan 100 gram yağmur bu bölgede toprağın sürekli ıslanmasını ve beslenmesini sağlar. Kış mevsiminde siklonlar, yaz mevsiminde ise meltem rüzgarları bölgede egemendir.

Bu yağış ve bu ılık iklim doğal olarak bitki örtüsüne de yansımaktadır. Nur Dağları’nın orta ve yüksek bölgeleri Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesine, orta yükseklikler ise Balkanlar’ın Karadeniz kıyıları ile benzerlik gösteren bir bitki örtüsüne sahiptir. Özellikle Batı Toroslar’ın aynı yüksekliklerdeki bitki örtüsü ile karşılaştırıldığında farklılık kolaylıkla anlaşılır. Kafkas ve Balkan bölgelerinde görülen doğu tipi kayın ormanları da Nur Dağları’nin özelliklerinden biridir. Böylelikle Nur bölgesi Avrupa ve Sibirya tipi vegetasyonun Doğu Akdeniz’de karşımıza çıktığı en güney ucu oluşturur.

Nur Dağları’nin batı etekleri Avrupa ve Sibirya türü bir bitki örtüsüne sahiptir. Orman yapısı Güney Doğu Avrupa’nın ormanlarına benzer, Doğu Karadeniz’in ve Balkanlar’ın bitki örtüsü ile hemen hemen aynıdır.

Tarihsel Bilgi

Tarihsel açıdan bakıldığında Nur bölgesi çok eski çağlardan beri yerleşim alanı olmuş bir bölgedir. Bugün tarihi ve arkeolojisi hakkında çok az bilgi sahibiyiz. Çivi yazılı kitabelerde adı Khamanu olarak geçen Nur Dağları eski çağlardan beri Anadolu yarımadası ile Suriye arasında geçit vermeyen 180 kilometrelik bir duvar oluşturuyor. Kuzeyde 30 güneyde ise sadece 15 kilometrelik bir genişliğe sahip, 2000 metreye varan yüksekliği ile Nur Dağları, kuzeyindeki demir yolu ve güney ucundaki Belen (tarihi adıyla Pylae Syriae yani Suriye Geçidi) geçidi dışında ortada kalan 80 kilometrelik sahada sadece bir iki patikadan geçilebiliyor. Güney batı ucunda Hınzır Burnu (Promontorium Rhodosicum) ile bitiyor. Nur Dağları’nın şimdi kullanılan bir adı da Gavur Dağları. Buradaki “gavur” sözcügü yaygın olarak bilinen şeklinden çok Arap coğrafyacılarının pek sık kullandıği ve “tepeler arasında başik arazi” anlamına gelen “gavr”, “al-gavr” sözcügü ile ilgili olsa gerekir.

Besim Darkot’un aktardığına göre (İslam Ansiklopedisi, Gavur Dağları maddesi) eski dönemlerde halk arasında ve hatta birçok Batılı coğrafyacı ve seyyahın da degisik ve ancak Nur’un belli bölgelerini tanımlayan adlarla andığı bu sıradağa verilecek Türkçe ad meselesi 1941 yilinda Ankara’da ilk kez toplanan 1. Türk Coğrafya Kongresi’nde de konu edilmis ve Toros Dağları’nin adı gibi Amonos adının da eski çaglardan beri gelen tarihi bir ad olmasi nedeniyle bu sekilde bırakılmasına karar verilmiştir.

Albert Forbiger eskiçağ coğrafyası ile ilgili ünlü eserinde (Handbuch der alten Geographie. 2. Bd.Leipzig. 1843. (Eski Asya ve Afrikanın Siyasal Coğrafyası.) Ksenaphon’dan Nur Dağları’ndan geçişi engellemek için hem Küçük Asya hem de Suriye tarafındaki geçidin duvarla kapatılmış olduğunu, ama Büyük İskender dönemindeki yazarların artık bu duvarlardan söz etmediğini aktariyor. Nur Dağları’nin Suriye’nin kuzeyine, Commagene’ye geçit veren bölgesine (yani Plinius’taki adıyla Amanicae Portae ya da Portae Amani montis, simdiki adıyla Demir Kapı) Romalılar yol yapmışlar ama kısa zaman sonra bu yol yine bozulmuştur. Nur Dağları üzerindeki ünlü iki geçit eski Issos’un kuzey doğusundaki Pylae Amanides ve İskenderiye’nin güneyinde Suriye ile Kilikya/Küçük Asya arasında tek geçis olanağı sağlayan Belen Geçidi’dir. Bu geçitlerden Darius ordusuyla Kuzey Suriye’den Kilikya’ya geçmiş, Büyük İskender ise Pers kralıyla karşılaşmak için Issus’tan yola çıkarak yine bu geçitlerden geçmiş ama Darius’un dolanarak arkasına geçtiğini fark edince Issus’a geri dönmüştür.

Nur Dağları sadece eskiçağdaki tarihi ile değil, yakın döneme kadarki zengin kültürel yerleşimi ile coğrafi özelliklerinin ötesinde de ilgi çekmeye ve dünyaya tanıtılmaya değer bir bölgedir.

Nur’un Geçtiği Yerleşim Yerleri

Osmaniye, Bahçe

Nurdağı( Gaziantep), Islahiye(Gaziantep)

Hatay:

  • Batıda: Erzin, Dörtyol, İskenderun, Belen, Antakya, Samandağ
  • Doğuda: Hassa, Kırıkhan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir